top of page
  • Yazarın fotoğrafıSema Özpekmezci

Düşük Karb Yüksek Yağ beslenerek insülini dengelemek ve kilo vermek

Güncelleme tarihi: 29 Eki 2023


Artık maalesef çoğumuzda metabolik ve otoimmün hastalıklar mevcut. Bu çok üzücü bir durum ama buna son 50 yılda çoğalan paketli ve işlenmiş gıdalar, tarım ve hayvancılığın doğaldan uzaklaşması, hayvandan ve sebze/meyvelerden daha fazla verim alabilmek için geliştirilen politikalar neden oldu. Vücutlarımızı ihtiyacı olan fabrika ayarlarına geri döndürmenin yolu da yine beslenmeden geçiyor. İlaçlar bizi belli bir noktaya kadar iyileştiriyor ama iyileşmenin sürekli olması için yapılması gereken en büyük adım her hastalığa göre beslenmeyi değiştirmek ve bunu ömür boyu uygulamaktır.

Tanısı konulmamış bir hastalığımız olmasa bile çoğu insanda kilo sorunu, yağlanma sorunu veya doymama sorunu var. Bunların da bir adım sonrası hastalıktır ve vakit varken sadece beslenmeyi değiştirerek engellemek en güzeli olacaktır.

Ben size bugün benim de şeker ve insülinimi dengeleyen, dünyada da birçok kişinin yaptığı ve çok iyi doktorlar tarafından desteklenen bir beslenme şekli olan düşük karbonhidrat, yüksek yağ yani dünyadaki adı ile Low Carb High Fat’ten bahsetmek istiyorum.

LCHF (low carb high fat)’in temeli düşük karbonhidratlı beslenip enerjleri iyi yağlardan almaktan geçer. Yalnız bu ketojenik beslenme değildir. Ketojenik beslenme çok daha farklı, uzun vadede uygulanması bence çok zor bir beslenmedir. İçinde sebze de kısıtlı olduğu için şahsen benim için zorlayıcı bir beslenme.

LCHF beslenmede ana esaslar nedir?

Bu çok daha uzun bir konu ama kısaca özetlemek gerekirse aşağıda listelediğim karbonhidratları mümkün olduğunca hiç tüketmemek, beslenmede bol sebze, iyi protein ve iyi yağ almak demektir. Her zaman söylediğim gibi kurtuluşumuz sebzelerde. Sebzelerde kaşık hesabı yapmanıza gerek yok. Doya doya sebze yemekten kendinizi alıkoymayın. Kendinize yapacağınız en büyük iyilik bu olur. Şu anda eğitim gördüğüm Integrative Nutrition School’da bir çok değerli hocadan ders alıp 100’ün üzerinde beslenme sistemini öğreniyorum. Her akımın kendine göre avantajları ve dezavantajları var. Her hoca/hekim kendi desteklediği beslenmeyi detaylıca anlıyor. Hepsi farklı esaslara dayansa da tüm beslenme akımlarının ortak noktası sebzenin olmazsa olmaz olduğudur.

Düşük karbonhidratlı beslendiğimizde ne oluyor?

Buradaki bahsedilen, kaçınılması gereken karbonhidratlar tam buğday ve işlenmemiş olsa bile tüm tahıllar, pirinçler, bulgur ve türevleri, yulaf ezmesi, kinoa, karabuğday, baklagiller, muz, kavun, incir, kuru meyveler gibi yüksek şekerli meyveler. Süt ve süt ürünleri de tüketilmeyenler arasında. Karbonhidrat tabii ki bize yararlıdır ama fazla karbonhidrat kullanılamadığı için vücutta şeker olarak depolanıyor. Bu da fazladan insülin salgılanmasına, pankreasın yorulmasına daha sonra da şekerin yağ olarak depolanmasına yol açıyor. Ayrıca karbonhidrat fazla alındığında şeker dengesi bozulduğundan bir sonraki öğüne acıkma çok hızlı gerçekleşiyor.

Düşük karbonhidratlı beslenip, tokluğunuzu iyi yağlarla desteklediğinizde saatlerce nasıl tok kaldığınıza siz de şaşıracaksınız.

Peki ne ile doyacağım diyorsanız?

Toplum olarak hep karbonhidrat ile doymaya alışmışız. Yalancı bir tokluk bile olsa da pilav, makarna, börek yemeden doymadığımızı düşünürüz halbuki bunları yedikçe acıkıyoruz. Bu beslenmede ekmeklerin, karbonhidratın yerini sebzeler, avokado, zeytinyağı, ceviz, badem gibi iyi yağlar ve kaliteli protein alıyor.

Karbonhidrat ihtiyacımı nasıl karşılayacağım?

Yediğimiz tüm sebze ve meyvelerde, süt ürünlerinde karbonhidrat vardır ve bunları dengeli tükettiğimizde ihtiyacımız olan karbonhidratı alırız.

Canım ya kek, poğaça isterse?

Uzun vadede hepimiz burada takılıyoruz ama bunun da çaresi var. Badem unu ve hindistancevizi unu kullanarak harikalar yaratabilirsiniz. Hem yazılarımda, hem blogumda, hem de Instagram hesabımda sık sık tarif veriyorum. Oralardan bakabilirisiniz. Size hemen buraya da hızlıca yapabileceğiniz, harika bir lezzeti olan tahinli fındık kurabiyesi tarifi bırakıyorum 😊

Malzemeler:

4 kaşık fındık unu (rondodan geçirilmiş fındık)

4 kaşık tahin

1 yumurta

1/2 çay kaşiği kabartma tozu veya karbonat

Malzemelerin hepsini karıştırıp, 150 derece fırında 35 dk pişirin. Hanı hıyır hıyır denir ya, tam öyle bir kurabiye oluyor. Akşamüzeri çay yanına kurtarıcınız olur.

Bu şekilde beslendiğinizde açlık atakları olmayacağı için hızla depodaki yağlarınızı da yaktığınızı göreceksiniz. Kısa sürede daha sıkı ve sağlıklı bir vücuda kavuşursunuz ama tabii ki yine de porsiyon kontrolu her zaman olduğu gibi bir gereklilik.

Ben bu beslenmeyi 6 ay kadar uyguladım. Hayatım değişti. Artık hipogliseminin adını unuttum, şekerim tamamen düzende ve bayağı inceldim. Dolayısı ile bu benim en sevdiğim beslenme tarz oldu.

Bunu ömür boyu devam ettirebillmek bana biraz imkansız geliyor ama şekerim dengelendikten sonra ufak ufak kuru baklagil ve glutensiz tahılları hayatıma geri aldım. Bir öğünde karbonhidrat yersem sonraki öğünlerde dengeliyorum. Hipoglisemi hayat kalitesini çok düşüren bir şey. Şu anda bu satırları okuyan bir diyabetli varsa bu beslenme sistemini araştırmasını ve bir uzmana danışarak yapmasını öneririm. İnanın hayatınız değişecek...

Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.

NOT : Bu yazım www.hthayat.com daki köşemde 30.06.2017 tarihinde yayınlanmıştır.

3.098 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page