Sağlıklı beslenmeye çalışırken üzerimize üzerimize gelen toplum baskısını ne yapacağız?
"Aaaa senin bir şeyin yok, incecik kızsın" diyenlerle, "Yaşın çok genç, yakarsın" diyen teyzelerle, "Bir dilim bir şey yapmaz" diyen arkadaşlarla nasıl başa çıkacağız?
Yine bir pazartesi karar vermişsiniz, sağlıklı beslenmeye başlıyorsunuz. "Hayatımdan şekeri, unu çıkartacağım" diye aldığınız kararda ilk 5 gün harika gidiyor, arada dalgalanmalar olsa da idare ediyorsunuz. İyi bir nefis mücadelesi vermişsiniz çünkü işyerinizdeki arkadaşlarınızda herkes kendi yediği ile ilgileniyor. Sonra cumartesi günü en sevdiğiniz arkadaş grubunuz ile buluşuyorsunuz. Evde de olsa aynı, dışarıda da olsa aynı. Siz tabağınıza mercimekli köfte, kereviz salatası, barbunya pilaki, salata koydukça veya cafe’de salata sipariş edince ısrarlar başlıyor. Siz zaten orada "Beni al" diyen börekle veya menüdeki pizza ile içten içe bir savaş verirken, tam böreğin veya pizzanın kazanmasına ramak kalmışken önünden dönmüşsünüz ama birisi o mis gibi kokan tabağı illa önünüze önünüze sürüyor. O gün o böreği tabağınıza koyup yemeniz için herkes elinden geleni yapıyor ve eninde sonunda o börek yeniyor ve "Ben bu işi beceremeyeceğim" diye oluşan bir motivasyon kaybı ile eski hayatınıza geri dönüyorsunuz.
Bu hikaye size tanıdık geldi mi? Çok kişinin başına geliyor. Bu savaştan kazanarak çıkmak için neler yapmak gerekiyor peki...
Öncelikle sağlıklı beslenmeyi neden istediğiniz burada çok önemli. Şayet bir nedeninizin, hedefiniz, ulaşmak istediğiniz bir şey olursa önünüze dağ gelse sizi deviremez. Hedefiniz kendinizi enerjik hissetmek olabilir, kullandığınız ilaçlardan kurtulmak olabilir, gaz ve şişkinlikten kurtulmak olabilir, mevcut sağlığınızı korumak olabilir (ki bu en güzel neden bence), cildinizin parlama isteği olabilir, o 36 beden kota girmek ve bir daha hiç çıkmamak olabilir, olur da olur. Nedenler çok fazla. Şayet bu nedeni çok fazla istiyorsanız kimse size istemediğiniz bir şey yediremez.
Şayet yediyseniz de demek ki o hedefi gerçekleştirmeyi o kadar da çok istemiyormuşsunuz. Bir de bu açıdan bakarsanız, kendi tutku seviyenizi 1’den 10’a kadar bir puanla değerlendirirseniz belki kendinize daha rahat ayna tutmuş olursunuz. Tutkunuz 3 ise, isteğinize daha fazla odaklanmanızı öneririm.
Bir de şu durum var. Belki o kadar ısrar edilmeseydi, siz kendi içinizdeki savaştan zaten galip geliyordunuz. Böyle olduğunda da sorun bizde değil, ısrar edenlerde çünkü onlar bunları yediği için, sizin de aynı kervana katılmanızı istiyorlar. Kötü niyetle değil ama bence yaptıkları yaramazlıkta yalnız kalmak istemiyorlar ve kendilerine suç ortağı arıyorlar. Suç ortağı olmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Bunu da bir kez düşünmek sizi o böreğe el uzatmaktan geri çevirebilir belki.
İlk başlarda biraz zorlansanız da şayet siz yemeklerde kendinize göre seçimler yapmaya devam ederseniz, size uzatılanlara hayır derseniz, bir süre sonra etrafınız da zaten size alışacak. İnanın 2-3 seferden sonra ısrar etmeyip, Merve zaten onu yemez diyecekler. Hatta ve hatta biraz daha ilerleyince etrafınız bile size uyum sağlayacak, sağlığı, şifayı yaymış olacaksınız. Sizin olduğunuz ortamlarda daha sağlıklı yemeklerin hazırlandığını göreceksiniz. Ben bunu birçok danışanımda da kendimde de o kadar çok yaşadım ki. Sağlıklı beslenme ışığınızı yavaş yavaş etrafınıza yayıyor olacaksınız. Ondan sonrası zaten çok kolay olacak, su gibi akacak. Bir bakmışsınız hedefleriniz gerçekleşmiş, hatta ısrar edenler bile unu, şekeri bırakmayı konuşur olmuşlar... Olur mu olur...
Comments