top of page
Yazarın fotoğrafıSema Özpekmezci

Detaylarda boğulmadan sağlıklı beslenme


Bu konuda daha önce yazmıştım ama her gün o kadar çok yorum ve soru alıyorum ki tekrar tekrar anlatmak istiyorum.

Hepimiz sağlıklı beslenmek istiyoruz ama medyada dolaşan, kitaplarda yazan bazı bilgiler bu hayatı gözümüzde ütopik yapıyor. O kadar çok bilgi havada uçuyor ki. Tüm bilgiler birleşince uygulanamazmış gibi geliyor. Ayrıca bir de uygulamaya çalışan insanlara "öyle yapma, şöyle yapma" diye ahkâm kesiyoruz. Eninde sonunda tabağın dibindeki kalan salçalı suya hepimiz bir parça ekmek bandırmıyor muyuz? Hadi itiraf edin...

Benim ana fikrimi artık biliyorsunuz. Sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazları...

  • Elinizden geldiğince fazla sebze tüketin, sebze tüketebilmek için her yolu deneyin.

  • Rafine şekeri kati surette hayatınızdan çıkartın.

  • Evinize paketli gıda, üstünde light yazan ürünleri almayın, koruyucu içeren şeyleri kullanmayın.

  • Ev yapımı yoğurdunuzu, kefirinizi eksik etmeyin.

  • Günde 2 meyvenizi mutlaka yiyin.

  • İyi kalite kurubaklagil, mevsim balığı ve iyi kalite etinizi makul miktarda bir öğünde tüketin.

  • İyi yağ seçeneklerini (zeytin, zeytinyağı, avokado, tereyağı, ceviz, badem, fındık) porsiyon kontrollü olarak hayatınızda bulundurun.

Bunları zaten hayatımıza adapte ettikten sonra maçta 5-0 öne geçtik bile. Bunun üstüne ne koysak kardır ama koyamadığımızda da strese girmeye gerek yok veya ''daha fazla yapamayacağız'' diye hepten boş vermeye gerek yok. O fazla bilgiler ve ufak detaylar kafamızda kocaman bir soru işareti yaratıp beslenmemizi kökten değiştirmemizi engelliyor. Size anlatmak istediğim bazı örnekler…

  • İşe yemek taşımak: Ben senelerce iş yerime yemek taşıdım. Her pazar yemeklerimi ve hazırlıklarımı yaptım, her gün hem işe, hem akşam eve yemek organize ettim. Kocaman bir sırt çantam vardı. İçinde bilgisayarım, spor eşyalarım ve yemeklerim/ara öğünlerim. Bunu da ilham olması için, akıllara fikir düşürmek için sosyal medya hesaplarımda paylaşıyordum. Ben hepi topu 1.53 boyunda bir kadınım ve bunların hepsini sırtımda taşıdığım için yemek kaplarım plastikti. Ben de biliyorum camın daha sağlıklı olduğunu ama o kadar çok şey taşıyordum ki cam çantayı daha da ağırlaştırıyordu. Bu sefer de plastik kaplar eleştirildi. Kaplar BPAsızdı ama eninde sonunda plastikti, ben de biliyorum. Peki ben bu yemeği taşımasam ne yiyecektim? Dışarıdan gelen yemekler daha mı sağlıklıydı? İşyerlerimize gelen tabldotlar veya dışarıdan yediğimiz yemekler benim evde yaptığımdan daha iyi bir ortamda mı yapılıyordu ve onlar hangi kaplarda geliyordu ki? Onlar da folyo kaplarda geliyordu. Mikrodalgalarda ısıtılıyordu. Hiçbiri benim evde yaptığım kadar temiz ve sağlıklı olamazdı.

  • Bir kez pazılı muffin yapmıştım. Yine dışarıya taşımak için çok rahat bir yemek oluyor. İçine proteini artsın diye lor peyniri koymuştum ve biri çıkıp ‘’halkın sağlığı ile oynadığımı’’ söyledi. Buna ne denir inanın bulamadım. Süt ürünleri pazının içindeki demir emilimini azaltıyor. Bu doğru ama ne kendimin ne de başkasının sağlığını tehlikeye atacak bir durum değil. Altı üstü o muffinin içindeki demiri azaltmış oluruz ama dışarıda börek/açma yemekten binlerce kez daha iyi bir öğün olacağı kesindir.

  • Yağlı kağıt: Ben genellikle hep çok şipşak yemekler yaparım. Çok az zamanda fazlaca yemek çıkartabilmek ana hedefim oluyor. Tost makinesini de bu yüzden pişirmede çok kullanırım. Evde yemek yoksa tost makinesinde sebze ızgaralamak, yine tost makinesinde yulaflı börek benzeri kahvaltılar hazırlamak haftaiçi çok pratik oluyor. Sabah koşturmasında tost makinesini temizlemeye vaktim kalmadığı için ya da zaten genel olarak mutfakta çok vakit harcadığımdan bu vakti kısaltmak için yağlı kağıt kullanıyorum. Kendime 10 dakikada yemekler yapabiliyorum ki dışarıdaki uyaranlara karşı kendimi koruyabileyim. Siz dilerseniz tabii ki yağlı kağıt kullanmayabilirsiniz ama benim şahsi tercihimdir. Benim için bazen pratiklik daha önemli oluyor. Ayrıca yağlı kağıdın daha kanıtlanmış bir zararı bulunmamaktır. BU noktada folyo ile aynı yerde değiller..

Size hemen böyle bir tarifimi de buraya kondurmak isterim. Hafta içi pastanelerden börek, poğaça yeneceğine, yağlı kağıda değmiş de olsa şöyle bir kahvaltı çok daha temiz ve sağlıklı olur. Bu aslında yulaf böreğinin tost makinesinda pişeni. Acelemiz varken, tava başında beklememek için, o pişerken giyinip makyaj yapmak için ideal.

Malzemeler:

  • 2 yumurta

  • 3 kaşık rondodan geçirilmiş yulaf ezmesi

  • Beyaz peynir

  • Maydanoz, dereotu veya dilediğiniz baharatlar

  • 1 çay kaşığı kabartma tozu

Tüm malzemeleri karıştırın. Yulafların sıvıyı çekmesi için 10-15 dakika bekleyin. Daha sonra tost makinesine yağlı kağıt serip, karışımı dökün ve sağından solundan toparlayın. Yağlı kağıdın diğer yarısını da üstüne örtüp tost makinesinin kapağını kapatın. 10 dakika içinde harika sağlıklı böreğiniz hazır.

Yani bu örneklerle anlatmak istediğim şudur. Artık şu modern hayatta kaçamadığımız bazı şeyler var. Her yerimiz baz istasyonları ve cep telefonları sinyalleri ile sarılmış durumda. Sokakta yemek yerken kullanılan malzemeleri ve ekipmanları bilmiyoruz, kim bilir nelere maruz kalıyoruz? Yollarda egzoz soluyoruz vs diye bunlar uzar gider. Bu şehir koşturmasının içinde zarar ilişkisine bakıp hangisi daha az zararlıyı seçerek yaşamak en stressizi olacaktır. Bir köyde yaşıyor olsak hayat çok daha doğal ve kolay olabilirdi ama şehir yaşantısında elimizdekinin en iyisini seçmek bize daha rahat bir hayat sağlar.

Siz bir yerden sağlıklı beslenmeye başlayın, bu detaylar olduğu kadar olur. Detaylara takılıp ana fikirden uzaklaşmayalım, sağlıklı beslenmeye bir yerinden başlayalım.

Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.

Sema Sumeli

* Bu yazım www.hthayat.com daki köşemde 25.08.2017 tarihinde yayınlanmıştır.

1.709 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page