Kimseyi kırmayı sevmem ama insülin direncini hiç acımadan kırdım... Bana katılmak isteyen var mı?
Ahh insülin direnci ahh! Türk toplumunun neredeyse yarısından fazlasında var. Bir şeyi veya birini kırmamak için çok hassas davranırız ama bunda öyle değil. Nazik davranmaya gerek yok. Kafa, kol ne varsa giriyoruz ve istediğimizi alıyoruz.
İnsülin direnci neden oluşuyor?
Çok basit... Fazla karbonhidratlı beslenmek ve hareketsiz yaşam tarzı. Börekler, kekler, pilavlar, tatlılar, poğaçalar... Bunları ülke olarak çok seviyoruz. Daha çocukken annemizle gittiğimiz günlerde başlamadık mı tabakları böreklerle doldurmaya. Şekerli, gazlı içecekler içtik, her öğünde mutlaka "ekmek ye, doymazsın" diye baskı gördük ve şimdi ağzımıza lokma atarken, ekmekle aynı anda atıp, her lokmayı ekmekle yutan bir toplum olduk. Ben lisedeyken kantinden çeyrek ekmek arası patates kızartması alırdım... Karbonhidrat üstü karbonhidrat... Karbonhidrat karesi yan... Bu da vücudun çalışma dinamiğini bozdu. En belirgin sonucu da insülin direnci oldu. Bu yüzden çoğumuzda var.
Bana ilk teşhis konduğunda insülinim 26’ydı (insan üstü bir rakam). Şimdi genelde 0-1 civarında. Geçen kontrolümde 0.8 çıkmıştı (0-4 arası normal kabul ediliyor). Ben kırdıysam hepiniz kırarsınız canlarım...
Vücut kitlendi mi kitleniyor, o insülin direnci kırılmıyor ama aslında yolu çok kolay. Yine bana en çok sorulan sorulardan biri. Doktorunuzun verdiği ilaç tabi ki önemli ama "nasıl olsa ilaç içiyorum" diye her istediğimizi yersek o direnç senelerce kırılmaz, hatta daha da kötü olur.
Bu işi 3 bacaklı bir tabure gibi düşünelim. Bacaklardan biri beslenme, biri yürüyüş/hareket, diğeri de ilaç. Bacaklardan biri olmazsa tabure dengede duramaz ve düşer. Bunu hep hafızanızda canlandırmanızı öneririm. Şayet doktorunuz size ilaç vermediyse de, o zaman sizin tabureniz iki bacaklı.
Beslenme: Bu hastalığın iyileşmesi için gereken en baş şart beslenme. Onun da formülü düşük karbonhidratlı beslenmek ama kesinlikle ketojenik değil. Ketojenik diyet bir iyileşme diyetidir ve kesinlikle doktor veya uzman kontrolünde yapılması gereken, bilinçsizce yapılırsa sonucu çok daha ağır hastalıklara yol açacak bir diyettir. Süresini de yine uzman belirlemelidir.
İnsülini kırmak için yapacağımız olan diyet daha farklı.
Reçete burada!
Bol bol bol sebze
Günde maksimum 1 veya 2 porsiyon meyve
İyi protein (iyi şartlarda yetişmiş, hormonsuz hayvanın eti, mevsim balığı)
İyi yumurta
Yoğurt, kefir, peynir (hormonsuz, ilaçsız yetişmiş hayvanların sütlerinden)
İyi yağlar (kavrulmamış kuruyemiş, tohumlar ve zeytinyağı, teyeğı, saf yağ)
Doğanın bir mucizesi olan kurubaklagiller (geceden kefirli veya yoğurtlu suda bekleterek gazını alınız)
Unlara fazla girmemek. Un olan her şeyin glisemik indeksi artar. Bu kurubaklagil unu da olsa, kuruyemiş unu da olsa tane olarak tüketmek daha sağlıklıdır.
Her gün 2 litre su (içemiyorsanız masanıza koyacağınız bir şişe, suyun içine atacağınız maydanoz, nane ve meyveler suya aroma vererek içmenizi kolaylaştırır)
Her gün, yağmur, çamur, sıcak demeden en az 45 dk. tempolu yürüyüş. Gerekirse bunu evin içinde bile, internetten egzersiz videosu açarak yapabilirsiniz.
Bunları günlük yaşantınıza dengeli bir şekilde yaydığınızda insülin direnciniz kesinlikle kırılacaktır ama 15 günde değişiklik yok diye pes etmeyin lütfen. 30 yılda bozduğumuz metabolizmanın 15 günde düzelmesini bekleyemeyiz. Bedenimizi sevip ona biraz zaman tanımalıyız. Bu kimisine 3 ay olur kimisinde 6 ay ama inanın illa ki olur.
Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.
Sevgilerimle,
Sema
Comments