top of page
  • Yazarın fotoğrafıSema Özpekmezci

Menopoza Hazırlanıyor Musunuz?

Menopoza kendinizi hazırlıyor musunuz veya nasıl hazırlıyorsunuz?

İşte geldik hayatımızın o kısmına. Senelerdir burada neler konuştuk. Şimdi de menopoz konuşma zamanı.

Eğer 35 yaş altıysanız veya 40 yaş altı, durun, gitmeyin. “Benim daha çok var, reglimde hiçbir düzensizlik yok” diyorsanız, işte tam şu anda, bunların hepsi sizin için de geçerli. Lütfen okumaya devam edin.

Menopoza Hazırlanmak
Menopoza hazırlık

Menopoz, doğum gibi, ergenlik gibi, kadın yaşamının süreçlerinden biri. Bir hastalık değil :) Önce bu konuda anlaşalım. Bir hastalıkmış gibi yaklaşmaktansa, ''hayatımın bu yeni sürecinde en kolay nasıl geçerim ve bu süreci nasıl yönetirim'' diye düşünmek çok önemli.


Menopoz dediğimiz süreç, en az 10-12 sene öncesinden başlıyor. 35 yaşından sonra her kadının, kendisini menopoza hazırlaması gerekiyor. Çünkü menopoza girdikten sonra da, önümüzde hala uzun bir ömür var. İnsan yaşamı uzadı ve o süreci sağlıklı geçirebilmek için, enerjik geçirebilmek için, bunlara dikkat ediyor olmalıyız. 150 yıl öncesine kadar 55 yaş yaşlıyken, şimdi daha hayatın baharı. İnsanın evrimleşme sürecine bakarsak, bu 150 yıl milyonlarca yıl içerisinde bir toplu iğne başı kadar. Buna göre evrilmedik ve artık ömrümüzün yarısında kadınsal döngümüzü yaşarken, yarısında da yaşamıyoruz. Daha az östrojen ile daha fazla şey yapmaya çalışıyoruz. Menopozla bedenle, zihinde ve ruhta çok şey değişiyor. Buna nasıl hazırlanacağız?


Şöyle diyor musunuz?

“Ben 40 yaşına geldim, bugüne kadar ne yiyorsam, ne içiyorsam aynısını yapıyorum, fakat bel çevremde yağlanma oluyor. Cildim kurudu, saçlarım kurudu, uykum düzensizleşti.”

İşte bunlar, gelen menopozun ayak sesleri ve dikkat etmemiz gerek. 


Peki ne yapacağız? 

Maddeler halinde ve her bir maddeyi açarak aşağıda anlatıyorum.


1. Bağırsak Sağlığı: 40 yaştan sonra, östrojen hormonu üretimimiz azalacak. Ürettiğimiz östrojeni, vücudumuzun tam kullanıyor olması için harika bir bağırsak sağlığı elde edeceğiz; bağırsaklarımıza çok iyi bakacağız. Peki bağırsağa neler zarar veriyor? Alkol, şeker, rafine/işlenmiş/paketli gıdalar, çok fazla hamur işi, ekmek, genetiği değişmiş buğday. Buğdayı, bulguru, unu çok istiyorsanız; siyez, kavılca, karakılçık gibi atalık tohum buğdaylardan az miktarda tüketebilirsiniz. Şeker alternatifi diye bir şey yoktur. Hepsi şekerdir. Günde 2 porsiyon gerçek meyveden başka dostumuz yoktur. Artık bu yaşa geldik, kendimizi kandırmayalım :) Biyoeşdeğer hormon tedavisi alıyorsanız bile, tek başına buna güvenmeyin. Vücuda hormonu ekliyorsunuz ama vücudunuz onu ne kadar kullanıyor? Bağırsağınız güçlü olacak ki hepsini sentezleyecek. Şayet bağırsak sağlığınız iyi değilse, probiyotikler, bakteriler sağlıklı değilse, ne dışarıdan alınan hormonu, ne de kendi ürettiğimiz hormonu kullanamayız. Önemli olan bedene girmesi değil, bedende doğru sentezlenmesi.


2. Detoksifikasyon: Bu dönemde bu sistem yavaşlayacak; vücudumuz artık daha az toksin atacak. Bu yaşa kadar bedenin rutinde rahatça yaptığı bir işlem artık daha yavaş olacak. Vücutta biriken toksinler her hastalığın nedeni. O yüzden vücudumuza daha az toksin girdisi sağlamalıyız. Yediğimize, içtiğimize, tenimize değen kozmetiğe, saçımıza yaptığımız boyaya, toksik insanları hayatımızdan uzakta tutmaya dikkat etmemiz lazım.


3. Kas Yoğunluğu: Daha menopoza girmeden, kas kütlemizi arttırmamız lazım. Kadınlarda menopoz sonrası kemik yoğunluğu azalması kaçınılmaz. Kaslar imdadımıza yetişecek. Yürüyüş harici, fonksiyonel antremanlar eklememiz lazım. “Her şey çok pahalı.” demeyin, Youtube bedava video dolu. Yine rica edeceğim, kendimizi kandırmayalım :)


4. D Vitamini: Kemik sağlığımızı ve yoğunluğumuzu koruyabilmek için D vitamini seviyemiz en az 60-70 olmalı. Nedeni “Kemik Sağlığı” yazımda. ''Kalsiyum alacağım'' diye kilo kilo yoğurt/peynir yiyip, bedenin kullanamayacağı, inflamasyon arttıran süt ürünlerine yığılmayınız. D vitamininizi mutlaka kontrol ettiriniz; kemik üretimi için ilk ihtiyacımız bu. Sigara, alkol, stres, şeker, kemik yoğunluğunu bitiren şeyler. 


Siz istiyorsanız hobi olarak yine yoğurdunuzu, peynirinizi yiyin ama bunları bir kalsiyum kaynağı olarak görmeyin. Vücut zaten kendi kalsiyumunu üretiyor. Sadece bu süreci saydıklarımla baltalamayalım yeter :)


''Stresten kaçışım yok.'' demeyin. Hiçbirimizin yok, ama bu stresi boşaltacak yemek ve alkol harici, sizi mutlu eden, rahatlatan aktiviteleri hayatınıza dahil edin. Bu kolay meditasyonlar olabilir. ''Nasıl Meditasyon Yapılır'' yazım size yardımcı olabilir. Bir başka seçenek de, çıkartılması gerekenleri azaltabilirsiniz. Mesela daha az sosyal medya, daha az dijital bir hayat, daha az haberler, sizi rahatsız eden o kişiyi daha az görmek gibi..


Artık her birimiz kendi beden sorumluluğumuzu alacak kocaman insanlarız. Kafamızı önümüze koyalım ve kendimizi daha fazla kandırmaktan vazgeçelim. Tüm gençliğiniz boyunca bunlardan kaçmış bile olsanız, artık kaçmanın fayda etmediği bir noktaya geldik :)


Bu yapacaklarımız bize daha sağlıklı, daha kolay bir 40 yaş sonrası yaşatacaktır.


Yavaş yavaş başka konulara da gireceğim. Şimdilik buradan başlayalım :)


Hepinize sevgiler 💗

Sema

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page