Geçenlerde Instagram'da bana 10 soru sormanızı rica etmiştim. Gelen soruların 8’i ‘’şu hastalığım var’’ nasıl beslenmeliyimdi. Açıkçası bayağı şaşırdım. Benim hayatımda en çok anlattığım şey bu ama demek ki hala yeterince kişiye ulaşamamışım deyip, o gün bu yazıyı yazmaya karar verdim. Bu blog postunda sizlerle önemli bilgiler paylaşacağım. Konu sizi ilgilendirmese bile etrafınızla ve ihtiyacı olan kişilerle paylaşır mısınız, böylece bu bilgiler daha çok insana ulaşır. Herkes bazı hastalıklarla savaşıyor veya belki hastalığından haberdar bile değil, yaşadığı durumları normal sanıyor olabilir. Bu yazı yardımcı olacaktır.
Ayrıca bu bilgiler toplu olarak web sitemde blog yazılarında, Instagram hesabımda ve iki tane yayınlanmış kitabımda yer alıyor. Her ay yaptığım seminerlerde çok detaylı anlatıp, uygulatıyorum. Bilgiyi saklayan biri değilim. Her yerde anlatıyorum. Yapabilen postlarımdan, kitaplarımdan, yazılarımdan yapsın (hiçbir maddi karşılık almadan ve beklemeden paylaşıyorum), yapamayan da seminerlerime, eğitimlere katılabilir.
Bu bilgiler çok emekle size ulaşıyor ve tek bir amacım var, çok daha fazla kişiye ulaşması. Evrenden bana, benden size. İhtiyacı olan herkese iyilikler getirsin inşallah.
İnsan bedeni bazı sistemlerden oluşuyor.
- Sinir sistemi
- Metabolik sistemi
- Hormonal sistemi
- Sindirim sistemi
- Kas iskelet sistemi
- Lenf sistemi
- Dolaşım ve solunum sistemi
- Boşaltım sistemi
- İmmün sistemi
Bedensel varlığımıza ek olarak da göremediğimiz ‘’ben’’i oluşturan:
- Zihin
- Ruh
Bu sistemlerden birinin veya birkaçının dengesini kaybetmesi sonucu tüm beden etkileniyor çünkü hiçbiri birbirinden bağımsız değil. Tüm bu sistemleri, organları, vücudumuzdaki sıvıyı, eklemleri, kasları da bir arada tutan bir de fasya var. Parmak ucundaki bir sinyal, sudaki dalga gibi ileri doğru her yere iletiliyor. Beden birbirinden kopuk, bağımsız parçalardan oluşmuyor.
Diyabet, tiroid, fibromiyalji, romatizma, migren, PCOS, endometriosiz, artrit, kabızlık, şişkinlik, IBS, egzama, sedef, rosacea, MS, lupus, vitiligo, halsizlik, bu liste gider de gider. Bu hastalıkların hepsi ve bütün hastalıklar beslenme ile bağlantılıdır.
Çok iyi donanımlı, çok hızlı giden bir araba düşünelim. Bu arabaya su koyarsak gider mi? Gitmez. İnsan bedeninin de yaratıldığı muhteşemlikte çalışması için doğru besine ihtiyacı var. Şayet bedenimize yaradılışımıza uygun olmayan gıdalar verirsek, midemizi doyurup, hücrelerimizi doyurmazsak, taşıma su ile değirmen bir yere kadar döner. Bize önce sinyaller gönderir, halsizlik, baş ağrısı, kaşıntı, enerjisizlik, depresyon, hazımsızlık, mide yanması, kabızlık, şişkinlik, uykusuzluk gibi. Bende işler yolunda gitmiyor, bana bak demektedir. Bu sinyalleri alırsak ne mutlu bize. İşler büyümeden müdahele ettik demektir. Eğer sinyalleri gözardı edersek katlanarak artacaklardır. Ta ki dikkatimizi çekene kadar. Dikkatimizi çektiği noktada muhtemelen bir hastalık başlamış oluyor. Başlasa da başlamasa da (inşallah kimse hasta olmadan uygulamaya başlar) dengeli bir beslenmeye geçmek lazımdır. Bu doğru besin, beden, zihin ve ruh için hepsi bir arada olan beslenmedir.
Önce bedensel beslenmeden başlayalım.
Eğer bir otoimmün hastalığa sahipseniz, mümkünse 3 hafta eliminasyon diyeti yapıp üstüne sağlıklı, dengeli, diyet olmayan bir beslenmeye geçiniz. Eliminasyon diyeti yapmak zor geliyorsa doğrudan sağlıklı beslenmeye adım atınız. Bu beslenmede kendimizi aşağıdaki besinler ile doyuruyoruz. Kalori saymayı bırakıp, gerçek besindeki niteliğe odaklanarak önce doyuyoruz. 1000 kalorilik bir cips ile 1000 kalorilik sebze/baklagil bedende aynı etkilere, aynı tokluk ve besleyiciliğe sahip değildir. Diyet yapmıyoruz, ilk hedefimiz kilo değil, sağlık. Sonra kilo verilir veya alınır zaten.
Bol rengarenk sebze, salata, kuru baklagiller, etler, tatlı ihtiyacı için meyve veya meyve ile yapılan tatlılar, kuru yemişler, zeytinyağı, tereyağ, sade yağ, çok az tahıl (2-3 kaşık siyez bulgur, pirinç, makarna, kinoa, yulaf ezmesi, sağlıklı bile olsa tüm tahıllar, 1 dilim siyez ekmeği).
Tahıllar doyduğumuz şey değil, çok dayanamıyorsak keyfimizden azıcık tüketmemiz gereken besin grubudur. Bu glutensiz tahıl bile olsa. Glutendeki mesele kendisinden çok, alınım sıklığıdır ve doz aşımıdır. Bu konuda IGTV’deki videoma bu linkten ulaşabilirsiniz https://www.instagram.com/tv/CAnVwrYJ2ah/?hl=en .
Yukarıda bahsettiğim bu besin grupları ile bedenin ihtiyacını karşılıyoruz.
Etrafta çok bilgi, çok ürün var, sağlıklı beslenmeye başlamak istiyorum ama ne alsam, nereden başlasam kafam çok karışık diyorsanız.. Sağlıklı beslenebilmek için onun nibi, bunun unu, şunun tozu gibi antin kuntin malzemelere gerek yok, hadi gelin anlatacağım.
Sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazlarını sayıyorum. En basite dönüyoruz.
* Doğanın yaptığını yiyin, insanın yaptığını yemeyin (burada atıf fabrikadan çıkmış paketli ürünlere).
* Bol bol sebze, salata, makul miktarda günde 1-2 tane meyve yani en genelinde renkli gıdalar tüketin.
* Tencere yemekleri yapın, en klasik mutfağımız aslında çok sağlıklı.
* Iyi yağları eksik etmeyelim. Zeytinyağı, tereyağı, zeytin, anam babam usulu ceviz, badem, fındık gibi. Onun yağı, bunun yağı, kilosu 600 TL'ye o fındık, kaju, bunun cevizi gerek yok. En basiti en güzeli.
* Unlara, tahıla aman aman gerek yok, sağlıklı bile olsa.
Yani en temele, basite dönmek lazım.
Bana 15 sene önce ilk diyabet teşhisi konduğunda ve ben hayatımı değiştirirken bunları yedim. Zaten şimdiki şeyler Türkiye'de yoktu. Ben hayatımda ilk kez granola lafını Instagram’da duydum mesela, o güne kadar tanımıyordum ve ben bu hesabı açtığımda 8 senelik iyileşme serüvenim tamamlanmıştı bile. Unlar, nibler, tozlar olmadan iyileşmiştim. Paketli ürünleri, rafine şekeri, unu, ekmeği, tahılı çıkarttığınız an zaten sağlıklı beslenmede 10-0 öndesiniz. O yüzden çok da şey etmemek lazım. :)
Örnek menü (kendi menülerimin örneği)
* Sabah-öğlen birleşik, geç ve tek öğün. 2 yumurta (veya yumurta ile yapılan çeşitler), kocaman kahvaltı salatası, zeytin, yanında 2-3 ceviz veya arkadaşları (yumurta bazen glutensiz yulaf lapası ile dönüşümlü, salata ve sebze sabit)
* Bir meyve veya yaptığım kurabiye/kek tarzı şeylerle ara öğün
Erken akşam yemeği de kuru baklagil yemeği. (Et yiyene et, ben yemiyorum), mercimek çorbası-salata, sebze çorbası-salata, sebze-yoğurt.
Böyle dönüyor. Dileyen bunu 3 öğüne de yayabilir ama ana fikir açısından böyle bir menü vermek istedim.
Kendinize bu bilgilerle menüler hazırlayabilirsiniz. Yapamıyorsanız 2. kitabım Mutlu Beslenme’de mantıkları ile size günlük menüler hazırladım, nasıl hazırlayacağınızı anlattım.
Bu linkten https://www.instagram.com/semaozpekmezci/?hl=en Instagram hesabımda gezerek de bir çok çeşit bulabilirsiniz.
Şimdi o besin gruplarında yer almayanları anlatacağım, yani dengeleme kısmını.
Diyet yapmayın ve kendinize sağlıklı bir beslenme düzeni kurun demiştim. Fonksiyonel Tıp hiçbir zaman seneler süren diyetler önermez. Dün bahsettim, 3 hafta eliminasyon yapın ve üstüne sağlıklı, dengeli bir beslenme inşa edin. Uzun vadeli sağlığın anahtarı bu. Kimseye 1 sene devamlı diyet yaptırılmamalı. Eğer bu diyetle semptomlarınızda bir gelişme olmuyorsa, iyileşmeye gitmiyorsanız, önce eksik vitamin, minerallere sonra diğer öğelere bakılmalı (Zihin ve ruh, aşağıda onlardan da bahsediyorum). Dün bir yerde gördüm, 1 senedir glutensiz, şekersiz, süt ürünsüz besleniyorum, çok zor diye. Tabii çok zor, anlıyorum sizi. Ben böyle bir şeye devam etmenizi hiçbir zaman önermem.
Süt ürünleri otoimmün hastalıklarda her zaman soru işareti, hatta büyük tetikleyici. İki ay hiç tüketmeyip, sonra keçi olarak dengeli bir şekilde ekleyip (günde 2-3 kaşık yoğurt veya 2 parmak peynir, hepsi aynı anda veya günde ve 1/2 kilo yoğurt değil) sizdeki etkilerine bakmanızı öneririm. Ömür boyu bunu sürdürebilmek bazı kişileri çok zorluyor. Ben kendi hayatımda da böyle yapıyorum.
Uygulama kısmı:
Bu 15 senede kendi şahsi tecrübemde ve çalıştığım binlerce kişide gördüğüm sonuç. Sevdiğiniz şeyin sağlıklı versiyonunu mutlaka yapın. Mahrum kalmak çok fazla sorunu tetikliyor. Hiç başlayamamak, sonsuz yemek, yeme bozuklukları gibi. Size burada yüzlerce tarif veriyorum. Tatlısı, tuzlusu, ekleyin lütfen hayatınıza. Dokuz kez sağlıklı versiyonunu yiyip, 1 kez de sağlıksızını yediğimizde denge bozulmuyor. Denge 9 kez sağlıksız, 1 kez sağlıklı yersek oturmuyor :)
Genelimiz, çoğunlukta beslenmeniz önemli. Bir pazar sabahı simidin ucundan kopardık diye yaşadığımız vicdan azabı, kendisinden daha zararlı bana inanın. Hiçbir hastalığı haftada bir kez yediğimiz 1 parça ekmek, 1 simidin ucu, 1 dilim pizza yaratmaz. Her gün yediğimizde sorun olmaya başlıyor.
Dolayısı ile uygulanamaz, yapılamaz, her şeyden mahrumum gibi düşünmeyin. Denge beslenmede en önemli şey.
Geldik zihin beslenmesi kısmına. Çok üzgünüm, burası en az dikkat çeken yer oluyor ama beden sağlığını zihin ve ruh sağlığından ayrı tutmamız mümkün değil çünkü biz 3’ünün de birleşiminden meydana geliyoruz.
Bağışıklığımızın en büyük düşmanı stres. Şu hayatta sanki stresten örülmüş bir kazak gibiyiz. Yaşadığımız olaylara arkamızı dönemeyiz ve stres zaten bizimle. Yok edebilmemiz imkansız ama yönetebilmemiz mümkün.
Yönetilemeyen yüksek stres, sinir sistemimizi uzun vadeli savaş-kaçta yani tehlike modunda tutuyor. Bu, kalp atış hızından, nefes hızından tutun, salgılanan hormonlar da dahil olmak üzere tüm sistemi olması gerekenin dışında tutuyor. Yani sinir sistemimiz bütün gün tehdit altında. Hep hayati bir şeyle savaştığını düşünüyor ama aslında ortada hayati bir durum yok. Trafik var, ekonomi var, ilişkiler, iletişim sorunları var ama ölüm tehdidi yok. Sinir sistemi bu ikisinin farkını ayırt edemiyor çünkü artık stres seviyemiz o kadar yüksek ki, bu günlük olaylara verdiğimiz tepkiler yükseldi ve diğer taraftan da o kısmı sakinleştirecek şeyleri de yapmıyoruz.
Sinir sistemi tehdit altındayken bedenin işleyişi sindirim de dahil olmak üzere tam randımanlı çalışmıyor. Yüksek kortizol ve adrenalin diğer hormonların dengesini bozuyor. Bir kısır döngü içerisinde buradan çıkamıyoruz ve ilk postta bahsettiğim bedenimizdeki sistemlerle bağlı olan sinir sistemi dengesiz çalışmaya devam ediyor.
Yüksek kronik stres bağışıklık sistemini bozduğundan, savunmasız hale getirdiğinden, dünyanın en sağlıklı yemeklerini yesek de otoimmün hastalıklar patır patır etrafımızda dönmeye başlıyor. Bu konuda yapılmış yüzlerce araştırma var. Basit bir arama ile bu araştırmalara ulaşabilirsiniz.
Peki sinir sistemi nasıl dengelenir? En basitinden nefes çalışmaları, meditasyon ve yoga ile. Bunlar antin kuntin şeyler değil arkadaşlar. Ben de öyle sanırdım ama değil. Son derece bilimsel. Meditasyon yapmak demek hiçbir şey düşünmemek değil, yoga yapmak demek kafa üstünde kalkmak demek değil. İkisinin de altında müthiş bir bilim yatıyor. Internetten yapın, günde 10 dakika bile faydalı. Önyargılarınızı bırakın ve bu hayatta benim için önemli olan nedir diye bir düşünün.
Meditasyon Yapabilmek için özel bir şeye ihtiyacınız yok. Şimdi kocaman
bir nefes alın ve verin. Dikkatinizi nefeste tutun ve bunu 5 kez tekrarlayın. Buyrun ilk
meditasyonunuzu yaptınız bile. :)
10 sene sonra kendimi nerede görüyorum? (Kariyer değil sağlık :))
Ve geldik yazının sonuna, yani toparlama kısmına.
Beden iyilik hali bir bütünde mümkündür. Hasta olmanıza gerek yok.
Arabanın gidebilmesi için doğru yakıta ihtiyacı var. Benzin koymazsak gitmez. Bizler hasta olmak için yaratılmadık, beden-ruh ve zihnimiz doğru işleyişinde sağlıklı. Hastalıkları ve iyi hissetmeme halini kabul etmeyin lütfen. Beden bir şey diyorsa bir bildiği vardır. Test kitleri ile doğrulanmasına gerek yok. Şimdi iyilik hali için en basit olması gerekenleri yazıyorum.
Öncelikle gereğinden fazla bilgiye kulağınızı kapatın. Fazla bilgi uygulama zorluğu getiriyor.
Dünyaca ünlü doktorların ortak sağlık reçetesi. Bir çok farklı akımdan eğitim aldım ve halen de devam ediyor. Hepsi şu noktalarda birleşiyor.
Size anlattığım dengeli beslenme
Uyku
Meditasyon ve Stres Yönetimi
Hareket (Yoga ve yürüyüş. Farkındalıkla yoga yukarıda bahsettiğim bedendeki bütün sistem ve parçaları bir arada tutan fasya için ve de sinir sistemi dengelenmesi için çok faydalı)
Duygular
Biyolojik ritim (gün döngüsü ile uyanma, uyuma, yeme ve rahatlama)
Burada duygular hariç diğer hepsinin size yöntemini anlattım. Bir yerden tutup başlamanızı, 1>0 diye düşünmenizi, mükemmelliyetçiliği bırakmanızı öneririm.
Kitaplarım, Instagram hesabımda ve web sitemde paylaştığım ipuçları, yöntemler hepsi size yardımcı olur. Ben yapamam derseniz de 3 Ocak’ta EF seminerim (5 canlı yayın) başlıyor. Programın detaylarına bu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.semaozpekmezci.com/post/eliminasyondayim-farkindayim-semineri. Aynı zamanda 3 Ocak’ta yoga ve meditasyon derslerim Özgür Ben'le Buluşmalar adı altında (ayda 8 ders) başlıyor, bu programla ilgili daha fazla bilgiye de bu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.semaozpekmezci.com/post/ozgur-ben-le-bulusmalar. Hepsini bir bütünde anlatıp, uygulatıyorum. Yapabilmeniz için her bilgimi zevkle paylaşıyorum. İster okuyarak, ister destek alarak adım atabilirsiniz.
Bu hayatta kendim için isteğim nedir? Sevdikleriniz, aileniz değil. Gerçek ‘’ben’’i düşünün. En yakın arkadaşınız kendiniz olsanız, onun için ne isterdiniz?
Hepinize kocaman sevgilerimi gönderiyorum.
Sema
Comments